Sektörün Tarihçesi
Doğal kullanım yeteneği ve gücü kısıtlı olan toprak kaynakları gerek dünya genelince gerekse Türkiye özelinde çok ciddi bir yitim ve yok olma süreciyle karşı karşıyadır. tarım teknolojisi her ne kadar ilerlemişse de gübreleme noktasında doğal yapıdan uzaklaşmak , çeşitli kullanım yanlışlarından ve gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklanan sorunlar , insanlığın geleceğini çok açık olarak tehdit etmektedir.
Türkiye tarım arazisi potansiyeli bakımından sanıldığı kadar zengin değildir ve dünyada toprak bakımından rezervi kalmamış 19 ülke arasına girmiştir. Tarıma açılmış alanların bir kısmının mera ve benzeri alanlar olduğu gözetilecek olur ise Türkiye ‘de toprak kullanım potansiyelinin kalmadığı hatta aşılmış olduğu ifade edilmektedir. Hızla çoğalan ve buna bağlı olarak gereksinimleri hızla çeşitlenen ve artan insanlık için esasen kısıtlı olan dünya toprak kaynaklarının yetersiz kaldığını ve yetersizliğiaçık bu kaynakların giderek azaldığını ifade etmek zorunludur. Toprak kaynaklarının üretim güçlerinin artırılması ve sürdürülmesine dönük ıslah ve iyileştirme çalışmalarının yapılması ve toprağın verimli işletilmesini sağlayacak teknolojik önlemleri alınması , kısaca bu kaynakların ıslahı ve geliştirilmesi ya da bir başka deyişle arazinin iyileştirilmesi gerekir.
Bu üretim modelinde tarıma bitki besleme materyali üretilirken aynı zamanda , tarihte olduğu gibi toprağın korunması ve devamlılığı da dikkate alınarak tarımsal artıkların daha iyi yönetilmesini sağlamak , sağlıklı bir çevre , ekonomik ve sosyal yararlar dikkate alınarak kırsalda yaşayan kesimlere bir gelir kaynağı yaratarak, ekonomik değeri olmayan tarımsal atıkların ekonomiye kazandırılması, özetle ; Teknolojik ilerlemeyi koruyarak topraın doğala kavuşması, “Öze Dönüş” amaçlanmıştır.